Zafer Gericiliğe Baş Kaldıran İran Halkınındır!
- Kategori: Makale
- Cuma, 19 Ocak 2018 21:16 tarihinde yayınlandı.
Bir kez daha İran’ın direnişçi ve aydın halkı zulüm ve istibdat rejimine karşı korkusuz bir direniş sergiledi. Biz, bir taraftan bu korkusuz İran’ın kadın ve erkeklerini örnek alıp bir sürü şey öğrenirken diğer taraftan da İran halkının bu dinci kan emicilere karşı göstermiş olduğu direnişi sonuna kadar destekliyoruz. İran toprağı bir yandan Humeyni, Hamaneyi, Halhali, Hatemi, Ruhani, Rafsancani, Mohammed Rıza Şah ve Şahrudi gibi insanlık adına leke düşüren unsurları barındırsa da diğer yandan bu topraklar Golsorkhi, Kamanger, Ahmadzade, Eşref, Cazni, İskoyi, Vekili, Sultanpur ve Farhani gibi binlerce asil evlatları bir meşale misali ortalığı aydınlatan kişileri de tarihe altın harflerle sunmuştur. İşte bugün bu mert yiğitlerin kanlarının gücüdür ki kokuşmuş rejimin yüreğine korku salıyor .
Bugünkü Karrubi ve Musevi’nin “Yeşil Hareket” ve diğer renkli aldatıcı ve gülünç hareketler “benim oyum nerede?” sloganıyla aslında zulüm ve istibdadın devamını onaylıyorlar. ( ki Afganistan’da bazı benzer unsurlar “benim adım nerede?” gibi maskara slogan ile İran’dakileri taklit ediyorlar). Fakat tam tersi bu hareket halkın aydınlanışı ile başka bir yön bularak “Kardeşimi öldüreni öldüreceğim”, “Vilayeti Fakih rejimine ölüm”, “Diktatöre ölüm”, “Savaşacağız, öleceğiz, İran’ı geri alacağız” gibi sloganlara dönüştü ve zulüm rejiminin arkasını titretti ve hemen bu hareketi bastırmaya başlamasına neden oldu. Birkaç gün içerisinde yirmi kişiden fazla insan caddelerde kurşuna dizilerek şehit edildi ve kendi itiraflarına göre 3700 kişiyi tutukladılar ki tutuklananlar arasından 22 yaşındaki Sina Kanbari ile Vahid Hayderi rejimin vahşi darbeleri altında canından oldu ve bu cinayetlerini ört-bas etmek için zindanda intihar ettiler demekle yetindi rejim. Uluslararası Af Örgütü ama beş kişinin öldüğünü söylemektedir.
Napolyon bir zamanlar “Her ordu ile savaşabilirsin, sadece aç ordusuyla savaşamazsın” demişti fakat İran’da sadece açlık, yoksulluk, evsizlik, çöpten beslenmek gibi sebepler insanları harekete getirmiyor, belki rejimin kanlı elleriyle zulüm ve istibdadı yoksullar ile aç insanları siyasallaştırarak dinci palyaçoların zorbalıklarına hayır demesine yol açmaktadır. İran halkı onlarca yıldır asil evlatlarının Mollalar rejimi tarafından her gün ezilip katledilişini hiçbir zaman unutmamışlardır ve gün geçtikçe artan zorbalığa daha tahammülleri kalmamıştır. Farzad Kamanger, Said Sultanpur, Satar Beheşti, Neda Ağa Sultan, Macid Kavusifar, Şirin Alam Huli, Farhad Vekili, Şahrukh Zamani ve Cafer Puyende gibi asil insanların akan kanından oluşan güç er ya da geç barbar ve yırtıcı rejimin sonunu getirecektir.
Gerçi İran halkının bu hareketi daha güçlü bir örgütlenişe ihtiyacı var fakat halkın bu hareketi rejimin “Reformcular” gibi diğer mezhepçi unsurlarının adının üzerini çizdiği için önemini gözler önüne sermiştir. Öte yandan halkın bu isyanı Saltanat yanlısı gibi diğer kokuşmuş muhalefetleri de bir kenara itmiştir.
İran halkı şunu bilmelidir ki bu hareket devrimci bir lidere sahip değilse tez zamanda yenilgi ile karşı karşıya kalacak veya orta yolda bu isyan gerici unsurlar tarafından tıpkı Arap Baharında olduğu gibi çalınacaktır. Dolayısıyla burada İran halkına büyük bir görev düşüyor ve doğru sloganlar altında birleşip hareket örgütlenmeye çalışılmalı ve bu şekilde gerici unsurlar ile Batı ve ABD’nin kuklalarının oyunlarını bozmalıdırlar. Dolayısıyla böyle bir hareket asıl yoksul, aç ve zulüm görmüş insanlar için bir umut ışığı olacak ve hedefe ulaşacaktır.
Tüm gerici ve halk düşmanı rejimler insanların isyanını karalamak adına buldukları “yabancı güçler komplosu” veya o ülkenin bu ülkenin casusları bahanesi ile halk direnişlerini bastırmayı gelenek haline getirmişlerdir. Yamyam İran rejimi de bu yöntemi kullanarak halkın direnişini ABD, Mossad veya Suudi Arabistan gibi ülkelerin komplosu olarak nitelemiştir. Batılı güçler ile bölgesel güçlerin direnişçiler arasına sızarak hareketi asıl yolundan saptırma gayretinde oldukları şüphesiz ki doğrudur ama gerçek şudur ki ABD ile onun kuklalarına umut bağlayan unsurlar halk arasında hiçbir şekilde kabul edilmiyor. Çünkü İran halkı ABD’nin Afganistan, Irak, Suriye ve Libya gibi ülkeleri ne hale getirdiğini görmekte ve ABD’nin kendileri için yıkımdan başka herhangi hediyesi olmayacağını da bilmektedirler. Diğer taraftan İran halkı şunu da bilmektedir ki Humeyni’nin Orta Çağ rejimi ABD ve Batı ülkelerinin direk müdahalesi ile kudrete kavuşmuş ve perde arkası olaylarla bu rejim neredeyse kırk senedir yaralı İran halkının üzerine konmuş, dolayısıyla bir kez daha emperyalizmin kucağına düşmek istememektedirler.
Barbar rejimin türlü baskılarına maruz kalan İran kadını ise bu direnişin öncüsü olmuştur. Daha önce de benzer bir isyan sebebiyle birkaç mollayı caddelerin üzerinde ölümüne döven İran kadını gerçekte bu hareketin öncüsüydü ve direniş sırasında da korkusuz bir örnek sergilemişlerdir. Rejim de kadınlarda yatan güçten ölesiye korkmaktadır.
Gençler ile öğrenciler hakikatte bu hareketin kıvılcımlarıydı ve vicdan dolu kalpleriyle göğüslerini kalkan yaparak halkla emekçilerin sesi oldular. Onlar Ata Mohammed , Mohaqqiq ve Amrullah Salih peşinde koşan ve bölge, ırk veya dil ayrımı yapan birkatım Afgan gençleri gibi olmayıp belki el ele verip özgürlük, demokrasi ve adalet için ortak düşmanlarına baş kaldırıp, dinci diktatör ile palyaçolarını ödleri patlayırcasına korkutmuştur. İran gençleri, tüm cani, hain ve fesatçıların üzerini çizmeden herhangi ilerici hareketin oluşamayacağının farkındadırlar. Onlar reformcular gibi kuklalara umut bağlamanın yanlış olacağını çünkü tarih nezdinde böyle bir sınavdan geçtiklerini bilmektedirler. Dolayısıyla böyle reformcu gibi pislikleri silmeden hiçbir özgürlüğe ulaşamayacaklarını biliyorlar.
Rejimin vahşeti canına tak eden halk tıpkı Afgan mevkidaşları gibi hükümet yalakası olan Abbas Milani ve Akbar Ganci gibi katiller ve hainlerle iyi geçinmeyi tebliğ eden gerici aydınların da gülünç teorilerine kulak asmadılar. Bu tür hain unsurlar utanmazca canileri öven Afgan hemcinsleri Rangin Dadfar Spanta gibi rejimin esaslı kollarından biridir ve her bir halk hareketine karşı katil rejimin yanında duruyorlar. Dolayısıyla bu tür unsurlar çöpe atılacakların başında gelmelidir. İran direnişçileri şunu bilmelidir ki bir gün bile rejimin ayağını öpen gerici aydınlar çürümüş uzuv gibi aralarından kesilip atılmalıdır çünkü böyle unsurlar her an rejim ile anlaşabilir ve direnişçiler arasına tehlikeli virüs yayabilirler ve hiçbir şekilde güvenilir değildir.
İran’daki direniş dalgası görünüşte sönmüş gibi gözükse de halkın orta çağ ve cani rejime karşı beslediği nefret külün altında yatan ateş gibi İran üzerinde hakim olan cellatları tarih çöplüğüne göndermek için her an patlamaya hazırdır. İran devletinin işkenceleri altında hayatını kaybeden Sattar Beheşti bir zamanlar “ Ölümün geldiğini anlasam bile hiçbir zaman susmayacağım” demişti ve bu cümle günümüzde her bir molla rejiminden nefret eden direnişçi İranlı’nın dilinde dolanmaktadır.
Dinci zulme karşı kazanılacak İran halkının zaferi aslında Afganistan halkının zaferidir ki tıpkı İranlı kardeşleri gibi bu halk da mezhepçilerin yaktığı ateşte yanmaktadır. Halk düşmanı İran rejimi yıkılınca onun Mohaqqiq, Halili, Mohseni gibi Afgan casuslarıyla Kazım Kazimi, Said İsa Hüseyini Mezari, Zekerya Rahil, Razvan Bamyani, Cavad mohseni, Rahnavard Zaryab, Sadık Osyan, Abu Talib Muzaffari, Reza Mohammadi ve Latif Pedram gibi gerici Afgan aydınları da öksüz kalarak tabutları ülkemizden kaldırılacaktır.
Biz Hamaneyi- Ruhani rejimine karşı direnenlere selamlarımızı iletiyor ve ellerini içtenlikle tek tek sıkıyoruz!